Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E: 2018/5 30 Haziran 2020 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 31171 Yargıtay Başkanlığından: YARGITAY İÇTİHADI…

 

 

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 29/11/2019 Tarihli ve E: 2018/5, K: 2019/6 Sayılı Kararı

 

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu E: 2018/5

30 Haziran 2020 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31171

Yargıtay Başkanlığından:

YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME BÜYÜK GENEL KURULU KARARI

ESAS NO : 2018/5

KARAR NO : 2019/6

KARAR TARİHİ : 29.11.2019

ÖZET: Mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6/A maddesi gereği nama yazılı olarak düzenlenmesi gereken bonoların emre yazılı düzenlenmesi hâlinde nama yazılı düzenlenmemesi nedeniyle geçersizlik iddiasının senedi ciro yoluyla devralmış iyi niyetli hamile karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği konusunda içtihatların birleştirilmesi talep edilmiş ise de, söz konusu düzenleme, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/5. maddesi ile “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” şeklinde kabul edilen hükümle sadece tüketiciler yönünden geçersiz olduğu belirlenmek suretiyle kanun koyucu tarafından içtihat aykırılığını giderecek şekilde düzenleme yapılmış olduğundan içtihatların birleştirilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır.

1. GİRİŞ

A. İçtihatların Birleştirmesi Başvurusu:

Av. Mihriban Naillioğlu tarafından verilen 02.11.2017 tarihli başvuru dilekçesinde özetle: mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6/A maddesinin “…Sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir.

Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir….” hükmünü içerdiği, yürürlükteki 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4/5. maddesinde de “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” şeklinde düzenleme bulunduğu, buna rağmen nama yazılı olarak tanzimi gereken bonoların emre yazılı düzenlenmesi hâlinde, tüketici senedi olarak verilmesi nedeni ile 4077 s. Kanunun 6/A maddesi (6502 s. Kanunun 4/5. maddesi) gereğince senedin nama yazılı şekilde düzenlenmesi gerektiği iddiasının senedi ciro yoluyla devralmış iyi niyetli hamile karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği hususunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ile 13. Hukuk Dairesinin kararlan arasında çelişki bulunduğu belirtilerek, bu husustaki çelişkinin içtihadın birleştirilmesi yoluyla giderilmesi talep edilmiştir.

B. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun kararı ve İçtihatları Birleştirmenin Konusu: Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 15.11.2018 tarihli ve 345 sayılı karan ile “Mülga 4077 sayılı Kanunun 6/A maddesi (Yürürlükteki 6502 sayılı Kanun’un 4/5. maddesi) gereği nama yazılı olarak düzenlenmesi gereken bonoların emre yazılı olarak düzenlenmesi hâlinde, tüketici senedi olarak verilmesi nedeni ile Mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6/A maddesi (Yürürlükteki 6502 sayılı Kanun’un 4/5. maddesi) gereğince nama yazılı düzenlenmesi gerektiği iddiasının senedi ciro yoluyla devralmış iyi niyetli hamile karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği” konusunda içtihadın birleştirilmesini gerektirir görüş aykırılığının bulunduğuna karar verilmiş ise de; daha sonra Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 27.11.2019 tarihli. 376 sayılı kararı ile içtihadı birleştirme konusu “4077 sayılı Kanun’un 6/A maddesi gereği nama yazılı olarak düzenlenmesi gereken bonoların emre yazılı olarak düzenlenmesi hâlinde, nama yazılı düzenlenmemesi nedeniyle geçersizlik iddiasının, senedi ciro yoluyla devralmış iyi niyetli hamile karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği” olarak düzeltilmiştir.

C. Görüş Aykırılığının Giderilmesi İstemine Konu Kararlar

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarihli, 2014/12-403 E., 2014/682 K. sayılı kararı ve aynı doğrultuda Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 27.03.2017 tarihli, 2016/13182 E.. 2017/4649 K. ve 05.03.2014 tarihli, 2014/3314 E.. 2014/6302 K. sayılı kararlan ile buna karşılık Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 12.04.2017 tarihli. 2015/19350 E.. 2017/4278 K.. 15.12.2016 tarihli, 2016/29418 E., 2016/23462 K„ 27.12.2011 tarihli. 2011/13234 E., 2011/20824 K. sayılı kararları.

D. Konuyla İlgili Yargıtay Dairelerinin ve Hukuk Genel Kurulunun Görüşleri:

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu‘nun (TTK) 687/1 maddesindeki düzenleme bakımından yapılan inceleme neticesinde, senet tüketici sözleşmesi kapsamında verilmiş olsa bile takip alacaklısının sözleşmede taraf olmayıp, ciro yoluyla senedi devraldığı, itiraz eden borçlu tarafından takip alacaklısının kötü niyetli olduğunun iddia ve ispat edilemediği, senet metninde de tüketici sözleşmesi sebebiyle verildiğinin yazılı olmadığı ve İmzaya İtiraz söz konusu olmayıp borcun takip alacaklısına ödendiği de ispat edilemediğinden, bu tip davalarda senedin geçersizliği yönündeki iddiaya dayalı istemlerin reddine karar verildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun da benzer gerekçelerle direnme kararlarını bozduğu, dolayısıyla içtihadın birleştirilmesine gerek bulunduğu,

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi; gerek 4077 sayılı Kanun’un 6/A maddesi, gerekse 6502 sayılı Kanun’un 4/5. maddesinde açıkça tüketicinin yaptığı işlemler nedeniyle düzenlenen kambiyo senetlerinin nama yazılı olarak düzenlenmesi gerektiği belirtilen hükümlerin emredici mahiyette olduğu. Kanunun bu amir hükmüne göre dava konusu senetlerin her bir taksit için ayrı ayrı nama yazılı olarak düzenlenmesi gerektiği, aksi halde geçersiz olacakları, TTK’nda mevcut olan düzenlemenin kambiyo senetleri ile ilgili genel mahiyette bir düzenleme olduğu, oysa konunun daha özel bir kanunla hükme bağlandığı. Dairenin bu yöndeki yerleşmiş uygulaması ile Yüksek 12. Hukuk Dairesi ve Hukuk Genel Kurulu kararlan arasında içtihat uyuşmazlığının bulunduğu, bu nedenle içtihatların birleştirilmesi gerektiği.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi; 19.01.2018 tarihli yazısında senette tüketici sözleşmesi uyarınca verildiği yönünde kayıt olmadıkça, ciro ile devralan hamilin, ayrıca, senede ciro ile hamil olurken tüketici yönünden geçersiz olan senedin tüketici İşlemi nedeniyle tüketici tarafından düzenlendiğini ve tüketici sözleşmesi nedeniyle taksit ödemesi İçin verildiğini bile bile devralmış olduğunun ispatı gerektiği, aksi hâlde keşideci tüketici de senedin geçersizliği defini iyi niyetli hamile karşı ileri süremeyeceği, konunun içtihadı birleştirmeyi gerektirip gerektirmediğinin değerlendirilmesinin düşünüldüğü,

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4/5. maddesinde yer alan tüketici yönünden geçersizlik hâlinin ancak tüketiri sözleşmesi uyarınca lehine senet düzenlenen sözleşmenin tarafına karşı şahsi defi olarak ileri sürülebileceği, senet üzerinde tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğine dair bir açıklama bulunmadığı takdirde 6102 sayılı TTK’nın 687. maddesi uyarınca lehtardan sonra senedi ciro yoluyla devralan iyi niyetli hamillere karşı ileri sürülemeyeceği,

Hukuk Genel Kurulu ise; 4077 sayılı Kanunun taksitle satışı düzenleyen 6/A maddesinde sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecek ise bunun her bir taksit ödemesi İçin ayrı ayrı ve sadece nama yazılı şekilde düzenlenmesi gerektiği kuralının getirildiği, maddenin son cümlesinde de “Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir.” denilmek suretiyle kurala aykırılığın müeyyidesinin açıklandığı, buna karşın. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanun’da aynı içerikte düzenlenen kuralın, müeyyidesi yönünden mülga kanundan farklılık taşıyarak 4077 sayılı Kanunun tümden geçersiz sayan düzenlemesinin aksine, senetlerin yalnızca tüketici yönünden geçersiz olduğunun öngörüldüğü, içtihadın birleştirilmesi isteminde bahsi geçen Özel Daireler ve Hukuk Genel Kurulu kararlarının tamamının 4077 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönem içerisinde doğan ihtilaflara yönelik olduğu, Hukuk Genel Kumlu ve 12. Hukuk Dairesinin yukarıda bahsi geçen kararlarında senedin kötü niyeti ispat olunamamış yetkili hamiline karşı tüketicinin dahi bu geçersizliği ileri sürmesi mümkün görülmeyip. bu durumun ancak lehtara karşı ileri sürülebilecek bir defi mahiyetinde kabul edildiği bu itibarla Hukuk Genel Kurulu ve 12. Hukuk Dairesi ile Yargıtay 13. Hukuk Dairesi kararları arasında içtihatların birleştirilmesini gerektirir içtihat farklılığının bulunduğu.

yönünde görüş bildirmişlerdir.

II. KONUYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER

A. 4077 sayılı (mülga) Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun

Madde 6/A-3.fıkra, 2.cümle: Sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir.

B. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun

Madde 4/5: Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.

C. 6762 sayılı (mülga) Türk Ticaret Kanunu

Madde 599: Poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan delilleri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğer ki. hamil, poliçeyi iktisabederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.

Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ait hükümler mahfuzdur.

D. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu

Madde 659: Borçlu hamile yazılı bir senetten doğan alacağa karşı, ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senedin metninden anlaşılan defilerle, alacaklı her kim ise ona karşı şahsen sahip olduğu defilen ileri sürebilir.

Borçlu ile önceki hamillerden biri arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde geçerlidir.

Senedin, borçlunun rızası olmaksızın tedavüle çıkarıldığı yolunda bir defi ileri sürülemez.

III. ÖN SORUN

Yargıtay Büyük Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesiyle mülga hâline geldiği, içtihadı birleştirme konusu olan 4077 sayılı Kanunun 6/A maddesinin 3. fıkrasındaki, “…Sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir” şeklindeki söz konusu düzenlemenin, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanun’un 4, maddesinin 5. fıkrasında ; “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeni ile kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit Ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” şeklinde kabul edilen hüküm ile 4077 sayılı Kanuna göre tüketici yönünden geçersiz olduğunun belirtilmesi nedeni ile içtihatları birleştirmeye karar verilmesinin mümkün ve yerinde olup olmayacağı hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME KARARLARININ ÖZELLİKLERİ

Yargıtay içtihatları birleştirme kararlan kaynağını, Yargıtay Kanunu’nun 16 ve 45. maddelerinden almaktadır. Sadece Türk Hukukuna özgü olan ve ilk defa 834 sayılı Mahkemei Temyiz Kanunu’nda yapılan değişiklikle, temyiz daireleri kararlan arasında yeni kanunların uygulanması dolayısıyla çıkabilecek ihtilâfları çözmek üzere tevhidi içtihat/îçtihat birleştirme müessesesi kabul edilmiş ve sonraki değişikliklerde de hep muhafaza edilmiştir (Bilge. N,: AÜHFD. Yargıtay Kurullarında Gelişme ve Reform, s. 311, yöneliş BMM Zabıt Ceridesi 1926, sıra:150). Bu kararlar kesin olup aleyhine yargı yoluna başvurulamaz (Yargıtay K. m. 16/son). İçtihadı birleştirme kararları nitelik olarak, diğer yargı kararlarının üzerinde ve tüm yargı organlarını bağlayan özelliği itibariyle (Yargıtay K. m. 45/5) yargısal karardan çok, yasama işlevine yakın ve bir kural koyucu işlem niteliğindedir. Somut bir dava veya uyuşmazlıkla ilgili olmayıp, aynı tür uyuşmazlıkların tümü için geçerli soyut ve genel nitelikte kural koyan içtihadı birleştirme kararlarının temel amacı hukukta birliği ve bütünlüğü sağlamaktır. (Şaban Abacı.*) 

Öte yandan bu kararlar konularıyla sınırlı, gerekçeleriyle açıklayıcı ve sonuçlan itibariyle bağlayıcı nitelikte kararlardır (YHGK’nın 20,02.1963 tarihli, 4/71-21 sayılı kararı). İçtihatların birleştirilmesi kurumunun amacı ülkede içtihat birliğini sağlamak olduğuna göre, bu tip aykırı karar ile karşı karşıya kalan yüksek mahkeme bu aykırılığı ortadan kaldırmalıdır. Ancak içtihat aykırılığı kendiliğinden ortadan kalkmış ise (yeni bir kanun hükmünün konuyu açıkça düzenlemesi veyahut aykırı hükümlerden birinin yargılamanın iadesi yolu ile ortadan kalkması gibi) ortada bir içtihat uyuşmazlığı kalmadığından bu hâlde içtihatların birleştirilmesine yer olmadığına karar verilebilmelidir (M. Kürşak Çoşkun, Ankara Barosu Üyesi, İçtihatların Birleştirilmesi, Ankara Barosu Dergisi 2001, sh 114).

V. GEREKÇE

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6/A maddesinin 3. fıkrasındaki”… Sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir. “ şeklindeki düzenleme; doktrinde tartışmalı olduğu gibi Yargıtay’da da özel daireler arasında farklı şekilde uygulanmaktadır.

Tartışma, Kanundaki “ geçersizliğin kamu yararı ile ilgili olup olmadığı ile ilgilidir;’ “Bir kısım müellife göre bu hüküm, emredici bir kanun hükmü olarak değerlendirilir ise geçersizlik bir kamu yaran ile ilgili olduğundan tüketicinin korunması esasının işlemlerdeki emniyetinin korunması ilkesine oranla öncelik tanınması gerektiğinden, nama yazılı düzenlemesi gerekirken emre yazılı olarak düzenlenmiş bononun, kambiyo senedi vasfı taşımadığı ancak adi senet olarak geçerli olacağı ve bu geçersizliğin de mutlak deli olarak herkese karşı ileri sürülebileceği bunun sonucu olarak da kambiyo vasfını taşımayan bir senet ile kambiyo senetlerine Özgü haciz yolu ile takip söz konusu olamayacaktır.

Ancak bu geçersizliğin mutlak bir defi olarak kabulü ile kambiyo senedinin tamamen geçersiz olması görüşü; kambiyo hukuku açısından birtakım sıkıntılara yol açacaktır. Zira emre yazılı kıymetli evrak kamu itimadına mazhar senetlerden olup bu niteliğinden dolayı üçüncü şahısların iyi niyetleri korunmaktadır. Aksi durumda emre yazılı senetlerin tedavül etme özelliğini de göz önünde bulunduracak olursak, senette var olan bilgilere güvenerek onu iktisap eden kişi açısından olumsuz sonuçlar doğurabilecektir,

Bir diğer görüş 4077 sayılı Kanunun 6/A maddesinin 3. fıkrasında öngörülen geçersizlik, kambiyo senedinin geçersizliği üzerinde etkisi olmayıp temel ilişkinin tarafları arasında kişisel defi oluşturacak olup, sözleşmenin tarafları bakımından hüküm ifade edecek, bu durumda da iyi niyetli üçüncü kişilere karşı senedin geçersiz olduğuna dair bir defi ileri sürülemeyecektir.

Başka bir görüş ise kambiyo senedi geçerli tutulmalı ancak nama yazılı senet dışında başka bir senet alınması hâlinde tüketicinin zararlarının tazmin edilmesi yanında ciddi para cezalan ile bu davranışın caydırılmaya çalışılmasının düşünülmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Bu tartışmalar devam ederken 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun İle bu kez tüketicilerin kıymetli evrak düzenleyerek borç altına girmeleri konusunda eski düzenlemeden (4077 sayılı Kanunun 6/A-3 md.) farklı olarak 4/5. maddesinde ; “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi İçin ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” hükmü getirilmiştir. Görüleceği gibi burada amacın nama yazdı olmayan senedi İmzalayan tüketicinin taahhüdünün tüketici yönünden geçersiz kılınmasıdır. Böylece yalnızca tüketicinin imzası kendisini bağlamayacak, senet üzerinde bulunan diğer imza sahiplerinin sorumlulukları, imzaların istiklali İlkesi uyarınca bu durumdan etkilenmeyecektir. Nitekim Kanunun 4/5. maddesine ilişkin gerekçesinde de. “Beşinci fıkrada yapılan düzenlemeyle, sadece nama yazılı ve her bir taksit Ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebileceği belirtilmiş, tüketici dışındaki kişiler yönüyle kambiyo senedi geçerli sayılmış, dolaşıma giren kambiyo senedi yönüyle işlem güvenliği sağlanmış, aynı zamanda da tüketicinin mağdur olmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.” diye ifade edilerek tüketicilerin mağduriyetlerinin önlenmesinin amaçlandığı belirtilmiştir. (ıcabA nabaŞ)

Doktrinde ve Yargıtay uygulamalarında farklı görüşlere ve uygulamalara neden olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6/A maddesinin üçüncü fıkrasındaki “…Sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir,” şeklindeki söz konusu düzenleme. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/5, maddesi ile “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” şeklinde kabul edilen hüküm ile 4077 sayılı Kanun’un 6/A maddesindeki düzenlemeden farklı olarak tüketici dışındaki kişiler yönüyle senedin geçerli olduğu belirtilmek suretiyle kanun koyucu tarafından içtihat aykırılığını giderecek şekilde düzenleme yapılmış olduğundan içtihatların birleştirilmesine yer olmadığı sonucuna varmak gerekmiştir.

VI. SONUÇ

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6/A maddesinin 3. fıkrasındaki; “…Sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir.” şeklindeki söz konusu düzenleme, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/5. maddesi ile “Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.’” şeklinde kabul edilen hüküm ile 4077 sayılı Kanun’un 6/A-3. maddesindeki düzenlemeden farklı olarak tüketici dışındaki kişiler yönüyle senedin geçerli olduğu belirlenmek suretiyle, kanun koyucu tarafından içtihat aykırılığım giderecek şekilde düzenleme yapılmış olduğundan içtihatların birleştirilmesine yer olmadığına. 29.11.2019 tarihinde birinci oturumda oy birliği ile karar verilmiştir.